phrasal verbs liste

Upload: erdem-erdem

Post on 05-Jul-2018

218 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    1/21

    abide by itaat etmekabove all bilhassa, özellikleabsord in sth bir şeye kendini kaptı rmakaccording to one tradition bir rivayete göre (according to accounts)account for izah etmek, açı klamak (explain) (2) sebep olmakaccustomed to sth/so alı şkı n olmak

    acquainted with sth/so aşina olmakact on (bir tavsiye/öğüt vb) -- üzerine harekete geçmek, -- e göre davranmakact up (1) abuk sabuk davranmak (2) adam akı llı çalı şmamakaddicted to sth/so müptela, bağı mlı olmakagainst will istemeyerek, zorlaahead of --- nı n önünde gitmekair out odayı havalandı rmakall of a sudden ansı zı n, birden bire (without warning)all too soon pek erken, zamansı z (ölüm vb)amazed at sth çok şaşı rmakannoyed at / about sth kı zmakannoyed with so kı zmak

    apart from (1) den başka (2) --- nı n yanı sı raarm in arm kol kolaas a rule kural olarakas for as to --- e gelince, söz konusu --- oluncaas opposed to in contrast to --- ya karşı lı k, ---- ile kı yaslandı ğı ndaas regards with regard to --- ile ilgili olarakas yet şimdilik, henüzask for ricaetmekask out birine çı kma teklifinde bulunmakassociated with sth ilişkili olmakastonished at sth şaşı rmak

    at (the crack of) dawn sabahı n köründe,şafakla beraberat a disadvantage dezavantajlı durumdaat a discount indirimli fiyata (almak, satmak)at a glance bir bakı ştaat a high/low price yüksek/düşük bir fiyataat a loss (1) ne yapacağı nı bilmez,şaşı rmı ş durumda (2) zararı naat a time bir defadaat all costs ne pahası na olursa olsunat any rate en azı ndanat any time her anat best en iyi ihtimalle, taş çatlasaat birth doğum anı nda, doğarkenat death ölünce, ölürkenat ease rahat ı /keyfi yerinde *** with ease kolaylı klaat first ilk etapta, ilk baştaat first sight ilk bakı ştaat full speed tam gazla, son hı zlaat intervals aralı klarla, ara ara, zaman zamanat large (1) firari (2) detaylı olarak (in detail = at length)at last nihayet, sonundaat least en azı ndanat length uzun uzadı ya (in detail at large)

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    2/21

    at odds with --- ile aras ı bozuk olmakat one time zamanı n birinde, vaktin birindeat one’s disposal at one’s service birinin emrine hazı r olmakat one’s leisure boş zamanları ndaat random rasgele, tesadüfenat risk risk alt ı nda

    at the age of yaşları

    nda, yaşı

    ndaat the expense of at the cost of --- n ı n pahası naat the latest en geçat the mercy of --- nı n merhametine/insafı na kalmı ş at the most en çok, taş çatlasaat the peak of --- nı n zirvesindeat the time o onda (at that time)at times from time to time zaman zaman, bazenat variance with --- ile ters dü şmek, --- ile çelişmekat war (with) ---- ile savaş halinde olmak

    at will kendi isteğiyleat work işte, iş yerindeat worst en kötü ihtimalle

    at your own riskolacaklardan siz sorumlusunuz (arabanı zı olmadı k yere park edince arabanı n başı na

    geleceklerden siz sorumlu olursunuz)attach/give importance to önem vermekback and forth ileri geri (hareket) (to and fro)back down geri adı m atmak (withdraw)back out of pull out of -- den çekilmekback to front elbisenin önünü arkası na giymek

    back up (1) desteklemek, arka çı kmak (support) (2) yedeklemekbargain for take into account, take into consideration hesaba katmak, göz önünde bulundurmakbased on sth e dayalı olmakbe over the moon sevinçten havalara uçmakbear grudge against birine karşı kin gütmekbear resemblance to ile benzerlik göstermekbeat around the bush bin dereden su getirmekbecome of başı na gelmekBehave yourself! Kendine gel! Terbiyeni takı n !beside the point konu ile ilgisi olmamak X to the pointbeyond comprehension anlaşı lamayacak kadar karı şı k, detaylı beyond recognition tan ı nmaz hale gelmiş (kaza sonrası ceset vb)bid farewell to say goodbye to veda etmekblame sbd/stg for den dolayı birini suçlamakblessed with sth -ile kutsanmak, Allah vergisiblow out üfleyerek söndürmekblow up şişirmek, patlatmakbored with sth canı sı kı lmakbreak down (1) (makinenin) bozulmak (2) ağlamak (3) köklerine ayı rmak

    break even ne kar ne de zarar etmekbreak in (1) alı şmak (2) soymakbreak into soymak, zorla qirmekbreak off son vermek, bitirmekbreak out patlak vermek

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    3/21

    break out of firar etmekbreak the ice iki kişinin arası ndaki buzları eritmekbreak up ayrı lmak, boşanmakbring down (1) (fiyat)indirmek (2) (hükümet vb) devirmek (overthrow)bring off zorluklara rağmen başarmakbring out (1) yayı mlamak (publish) (2) piyasaya yeni bir mal sürmek

    bring round ayı ltmakbring to light aydı nlatmak, açı ğa kavuşturmak (shed light on)bring up yetiştirmek/kusmak/ortaya konu atmakbrush up (on) eski bilgisini tazelemek, tozunu almak (mecazi anlamda)bump into run into (1) karşı laşmak (2) çarpmakburn down (1) (yangı nda) yanı p kül olmak (2) yakı p kül etmekburst into flames alev almak, ateş almakburst into laughter/tears kahkahaya/gözyaşları na boğulmakbuy off pay off rüşvet yedirmek

    buy out bir iş yerini birinden satı n almakby a hair’s breadth kı l payı by accident kazara, tesadüfenby all means (1) her şeye rağmen (2) elbetteby and by yakı nda, çok geçmedenby and large in general genel olarakby chance tesadüfenby coincidence tesadüf eseri, tesadüfenby degrees derece derece, basamak basamakby ear kulaktan dolma, kulaktan kulağa

    by far şu ana kadar ki, o ana kadar ki olanlar arası ndaby force zorla, güç kullanarakby hand elle, elini kullanarakby heart ezbere (from memory )by large genellikleby law kanunlara göreby means of sayesinde, vası tas ı yla (by virtue of through)by mistake kazara ( by accident )by name ismiyle (hitap ederken)by no means asla, hiçbirşekilde (on no account)by sight görünüş olarakBy the way Sı ras ı gelmişken, Bu aradaby virtue of ---- den dolayı , nedeniyleby way of yoluyla, üzerinden (Ankara’yaİ zmir üzerinden gitmek)by word of mouth ağı z yoluylacall attention to draw attention to vurgulamak, dikkati çekmekcall down put down tell off azarlamak (admonish)call for gerektirmek, istemek (demaı d)call for gerektirmek, istemek (demand)

    call inhaber etmek/ziyaret etmek

    call off iptal etmekcall up (1) telefon etmek (2) askere çağı rmak (recruit)calm down (1) sakinleşmek (2) sakinleştirmekcan’t bear+Ving/to do can’t stand+Ving katlanmak, tahammül etmekcan’t help + Ving kendini alamamak, kendine hakim olamamak

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    4/21

    can’t make it (to) önceden kararlaşt ı r ı lan bir plana uyamamacarry on devam ettirmekcarry out uygulamaya koymak/yürütmek (deney vb)catch a glimpse of gözüne ilişmek ( catch sight of )catch on popülarite kazanmak, beğenilmek, halk tarafı ndan tutulmakcatch somebody unawares birini gafil avlamak, hazı rlı ksı z yakalamak

    catch up with keep up with aynı seviyeye ulaşmak, yetişmekcatch up with keep up with aynı seviyeye ulaşmak, yetişmekcatch/keep up withsomebody/something hı zı na yetişmekcatch/take somebody bysurprise birinişaşı rtmakcheck in (otelde vb) yer ayı rtmak, kayı t yapt ı rmakcheck out bir yerden ayrı lı rken hesabı kapatmakcheer up neşelenmek, neşelendirmekclear off temizlemek (orman, leke vb)close down iflas etmekclose up dükkanı gün sonunda kapatmakcome across tesadüfen kar şı laşmakcome across tesadüfen kar şı laşmak (run across)come by come into mirasa konmak (inherit)come down with hastalanmak, yataklara duşmekcome into being come into existence meydana gelmek, var olmakcome out (1) ortaya çı kmak (2) filizlenmekcome over üstesinden gelmek (deal with)come round (1) ayı lmak (come to) (2) ziyaret etmekcome round come over ziyaret etmekcome to come round ayı lmakcome to an agreement reach an agreement uzlaşmaya varmakcome to an end come to a halt sona ermek, bitmekcome to light aydı nlı ğa kavuşmakcome up yüz yüze gelmekcome up against yüz yüze gelmekcome up against yüz yüze gelmek

    come up with ortaya bir düşünce atmak, uretmekcome up with ortaya bir düşünce atmak, üretmekcome up with ortaya bir düşünce atmak, üretmekcommit suicide intihar etmekcommitted to sth/so kendini adamakcomposed of sth -den oluşmakconcerned about sth kaygı lanmakconcerned with sth ilgilenmek, ilgili olmakconfused with sth kafası karı şmakconnected to so/sth akraba, bağlantı lı olmakconnected with sth bağlantı lı , ilgili olmakconvinced of sth ikna olmakcoordinated with sth -ile uyumlu olmakcope with baş etmek, üstesinden gelmekcope with baş etmek, üstesinden gelmek, üstesinden gelmek

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    5/21

    cope without do without -- sı z idare etmekcope without sı z idare etmekcorry out uygulamaya koymaklyürütmek (deney vb)count on bel baglamak, güvenmek, dayanmakcount on rely on depend on bel bağlamak, güvenmek, dayanmakcount out leave out çı karmak,hesaba katmak

    covered in sth -ile kaplı olmak, kapatmakcovered with sth -ile kapatmak

    cram one’s brains beyin patlatmak, çok fazla çalı şmakcross out üstünü çizmek, silmekcross out üstünü çizmek, silmekcrowded with so ile dolu olmak

    cut across go across kestirme yoldan gitmekcut down (on) cut back (on) azaltmak, kı smak (sigara, alkol vb)cut down (on) cut back (on) azaltmak, kı smak(sigara, alkol)

    cut in sözünü kesmek, araya girmek, işine engel olmak (interrupt)cut out (bir yerden bir resim/tablo vb) kesip çı karmakcut up dilimlemekdedicated to so/sth kendini adamakdelighted at / with -den memnun olmakdepend on bel baglamak, güvenmek, dayanmakderive pleasure from --- den zevk almak (take pleasure in)derived from sth -den türemekdevelop a crash on birine tutulmak, birini çok sevmekdevelop a liking for (birini zamanla) sevmeye başlamak

    develop fever ate şi çı kmakdevoted to so/sth kendini adamakdie down yatı şmak, dinmek (gürültü, ses vb)die for doing can’t wait to do yapmak için can atmakdisappointed at/about sth hayal kı r ı klı ğı na uğramakdisappointed in/with so hayal kı r ı klı ğı na uğramakdiscriminated against so ayrı mcı lı k yapmakdisgusted at / with so tiksinmekdisgusted at sth tiksinmekdivorced from so boşanmakdo away with yı kmak (abolish)do away with yı kmak (abolish)do away withsomebody/something yı kmak, yok etmek, öldürmekdo away wjth yı kmakdo harm to --- e zarar vermekDo I make myself clear? Kendimi ifade edebildim mi? Anlı yor musun?do nothing but V1 (DO) ---- nı n dı şı nda bir şey yapmamakdo one’s best elinden gelenin en iyisini yapmak

    do over start over sil baştan yapmakdo somebody a favour birine iyilik yapmak

    do up (1) kemer bağlamak (2) restore etmekdo without cope without -- sı z idare etmekdo without sı z idare etmekDon’t be long! Sakı n geç kalma *** I won’t be long Geç kalmam!

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    6/21

    Don’t make me laugh! Beni güldürme!done with sth işi bitmek, tamamlamak

    doze off fall asleep uyuya kalmakdraw a conclusion from --- den sonuç çı karmakdraw up taslak hazı rlamak, plan çizmekdress up resmi kı yafet giyinmek,şı k giyinmek

    dressed in sth giyinmekdrive somebody crazy/mad delirtmek, çı ldı rtmakdrop by stop by ziyaret etmek, (evine vb) damlamakdrop off yolcu indirmekdrop out of (okulu vb) terketmek, bı rakmakdrop out of (okulu vb) terketmek, bı rakmakdrow up taslak hozı rlamakearn a living make a living geçimini sağlamak, parası nı kazanmakeat like a horse kı tl ı ktan çı kmı ş gibi yemek

    end in a draw (maç, oyun vb için) berabere bitmekend up in (hapishane, hastane vb bir yerde) son bulmak, sonuçlanmakend up with bir şeyle sonuçlanmakengaged to so nişanlı olmak

    Enjoy it! Afiyet olsun!equipped with sth donanmı ş olmak

    every now and then arada s ı rada, zaman zamanevery other day gün aşı r ı , birer gün araylaexcept for with the exception of -- nı n haricinde, -- den başkaExceptions don’t break rules! İ stisnalar kaideyi bozmaz!

    excited about sth heyecanlanmakexposed to sth maruz kalmakface to face yüz yüze, bire birfall asleep uyuya kalmakfall down yere düşmekfall into disfavour with --- ile muhalefete düşmekfall into disrepute itibar ı zedelenmek, gözden düşmekfall on the same date --- ile aynı tarihe denk gelmekfall out (with) kavga etmekfall out (with) kavga etmekfall out of love with aşı k olduğundan ayrı lmak X fall in love withfall out with somebody birisi ile kavga etmekfall short of (expectations) beklentiye cevap verememekfar from being + adjective (mükemmel, iyi vb) olmaktan çok uzakfeel at home kendini evinde gibi hissetmekfeel like + Ving arzu etmek, istemekfeel like a fish out of water kendini sudan çı kmı ş balı k gibi hissetmekfew and far between once in a while kı rk yı lda birfigure out make out anlamak (understand)fill out form doldurmakfill up benzin deposunu doldurmakfill up with ile dolu olmak, dolmakfill up with ile dolu olmak, dolmakfilled with -ile dolu olmak

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    7/21

    find it hard/difficult TO DO yapmakta zorlanmakfind out öğrenmek, keşfetmek (discover, learn)finished with sth -ile işi bitmekflood in flock to bir yere akı n etmekfor a change değişiklik olsun diyefor a fortnight iki haftalı ğı na

    for ages uzun bir surefor certain for sure kesin olarak, emin birşekildefor good sonsuza kadar, ebediyen (forever)for instance örneğin (for example )for no (good) reason durduk yere, sebepsiz yerefor once sadece bir kereliğine mahsusfor sale sat ı lı kfor short bir ismin kı saltması (ODTÜ, NATO, TBMM vb )for some reason bir tak ı m sebeplerden dolayı for sure for certain kesin olarak, emin birşekilde

    for the benefit of ---- nı n yararı için, ---- e faydalı olması içinfor the purpose of --- mek için, --- mek amacı ylafor the sake of hat ı r ı na, uğruna, aşkı nafor the time being şu andafrom experience tecrübelere dayanarakfrom memory by heart ezberdenfrom now on şu andan/tarihten itibaren (from this date forward )from the horse’s mouth ilk ağı zdan (haber)from time to time zaman zaman ( at times )from top to head tepeden t ı rnağafurnished with sth döşenmiş

    gain access to gain entrance to --- e erişmek, --- e ulaşmakgain favour with birisinin gözüne girmek/beğenisini kazanmakget along with get on with iyi geçinmekget along with get on with iyi geçinmekget along/on with somebody birisi ile geçinmekget at ima etmek, demek istemekget away (with) run off kaçmak, sı vı şmakget away (with) run off kaçmak, sı vı şmak

    get away with something (1) alı p kaçmak, sı vı şmak (para vb)(2) yaptı ğı bir kabahatin cezsı nı çekmemek, yanı na kar kalmak

    get back kaybettiğin bir şeye kavuşmakget by geçinmek, hayatta kalmak (survive)get down moral bozulmakget in touch with irtibata qeçmek, bağlantı kurmakget into (taksiye, asansöre vb) binmekget off araçtan inmek (toplu taşı ttan)get on binmek (toplu taşı tlara)get on somebody’s nerves sinirlendirmek, delirtmekget on with get along with biri ile iyi geçinmek, iyi arkadaş olmakget on with get along with biri ile iyi geçinmek, iyi arkadaş olmakget out of (arabadan, asansörden vb) inmek (2) -- den uzak durmakget out of (arabadan, asansörden vb) inmek (2) -- den uzak durmak

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    8/21

    get over üstesinden gelmek, çözmek (sort out work out) (2)(hastalı k için) iyileşmek (pick up)get rid of (1) -- den kurtulmak (2) başı ndan savmakget rid of (1) -- den kurtulmak (2) başı ndan savmak

    get rid of (1) -- den kurtulmak (2) başı ndan savmak, defetmekget stranded mahsur kalmakget through doing something bir şeyi yapmakta muvaffak olmakget up uyanmakGet well soon! Geçmiş Olsun! AcilŞifalar Dilerim!give birth to doğurmak, doğum yapmakgive in pes etmek, mücadeleye teslim olmak (surrender)give priority/precedence to (birine veya birşeye) öncelik tanı makgive rise to give way to sebep olmakgive somebody a blow birine darbe indirmekgive somebody a coldreception birini soğuk karşı lamakgive somebody a lift birini arabayla bir yere bı rakmakgive somebody a ring give somebody a shout birini telefonla aramakgive somebody a shot give somebody an injection aşı yapmakgive somebody a warmreception birini sı cak karşı lamakgive somebody a warning birini uyarmakgive up vazgeçmek, bı rakmak (abandon)give way to give rise to sebep olmak, yol açmakgive/lend somebody a handwith something birine yardı m etmekgo astray (1) (hayvanlar için) sürüden ayrı lmak (2) (insan için) sapı tmakgo bankrupt iflas etmekgo by / go past --- nı n önünden geçmekgo cold with somebody birinden soğumakgo crazy go mad çı ldı rmak, kafayı yemekgo down with come down with hastalanmak, yataklara düşmekgo down with come down with hastalanmak, yataklara düşmekgo down with hastalanmak, yataklara duşmekgo for a stroll go for a walk take a walk yürüyüşe çı kmakgo in for yazı lı ya/yar ı şmaya girmek

    go in for yazı lı ya/yar ı şmaya girmekgo into action take action harekete geçmek

    go off(1) patlamak (explode) (2) kurulu bir aletin çalması (zil, çalar saat vb) (3) (yemek vb)

    ekşimek, bozulmakgo off (1) patlanak (2) kurulu bir aletin çalması (3) (yemek vb) ekşimek, bozulmakgo on devam etmek (continue)go out yanan birşeyin sönmesi (2) cereyanları n kesilmesigo out of business iflas etmek (go bankrupt)go out of hand kontrolden çı kmakgo over (1) göz atmak (go through) (2) ziyaret etmekgo over bir şeye göz atmak, incelemek, göz gezdirmekgo senile bunamakgo through bir şeye göz atmak, incelemek, göz gezdirmekgo through go over birşeye göz atmak, incelemek, göz gezdirmekgo with uygun olmak, yakı şmak (match)

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    9/21

    go without dayanmak, idare etmek (su, yemek vb olmadan )grow into (elbisenin) tam oturması , yakı şması grow out of elbisenin küçük gelmesigrow out of elbisenin küçük gelmesigrow up yetişkin olmak, büyümekhand in elden teslim etmekhand in elden teslim etmek (submit)hand in hand el elehand out elden dağı tmak (distribute)hand out elden daqı tmakHandle with care! Dikkatli taşı yı n!hang down telefonu surat ı na kapatmakhave a look at göz atmak ( take a look at)have a memory/mind like asieve berbat bir haf ı zası olmakhave a row with somebodyover something birisiyle bir konuda tartı şmakhave a word with somebody birisiyle ciddi bir konuda konuşmakhave an affair with birisiyle ilişki yaşamakhave an effect/impacton/upon etkilemek, üzerinde etkisi olmakhave butterflies in one’sstomach heyecandan midesine kramplar girmekhave confidence in güvenmek ( trust )have difficulty/trouble (in) +Ving --- yapmakta zorlanmakhave no other choice but TODO ---- yapmaktan başka çare yokhave to do with ile alakası /ilgisi olmakHelp yourself! Buyrun yiyin!hold on hang on (telefonda vb) beklemekhold up gecikmek/soymak (banka),soygun yapmakI haven’t thefaintest/slightest idea! En ufak bir fikrim bile yok!It is fine with me! Benim için bir sakı ncası yok! Bana uyar!It is no use/good + Ving ---- mak iyi olmaz/fayda etmezIt is raining cats and dogs bardaktan boşalı rcas ı na yağmur yağı yorIt suits you! Sana çok yakı şmı ş!impressed with sth etkilenmek

    in (dire) need of --- e (çok) ihtiyacı olmakin a bad temper asabi, sinirliin a hurry alelacele, acelesi olmak (in haste)in a mess darmadağı nı k, pislik içerisindein a moment az sonra, birazdanin a row in succession artarda, peş peşein a way in some way in one way or anotherthis way or that wayşöyle veya böyle, birşekildein accordance with according to --- e görein addition to apart from as well as ---e ilaveten, --- nı n yanı sı rain advance (of) önceden, peşinenin agony in pain acı çekerek, acı içerisindein aid of --- nı n yararı na (for the benefit of)

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    10/21

    in an answer to in response to in reply to cevap/karşı lı k olarakin an effort to in an attempt to in order to --- mek amacı ylain brief kı saca, özetle (in short)in captivity esaret alt ı nda, tutukluin case of durumundain cash nakit ile ödeme

    in charge of ---- den sorumlu, --- ile yükümlüin common with birisiyle veya birşeyle ortak noktası bulunmakin compliance/agreement with -- uygun olarak, (emre) itaat ederekin conclusion sonuç olarak (as a result)in connection with --- ile bağlantı lı in consideration of göz önünde bulundurarakin danger of --- tehlikesiyle karşı karşı yain debt borçluin defiance of karşı çı karak; karşı gelerekin demand revaçta, rağbet gören

    in detail at length ayrı

    ntı

    bir biçimde, uzun uzadı

    yain detention under arrest göz alt ı nda, tutukluin disarray in a jumble düzensiz, karmakarı şı kin disgust tiksinerek, iğrenerekin due course zamanla, vakti gelincein error hatalı , yanlı şlı kla (at fault)in exasperation öfkeyle, çok kı zgı n bir şekildein excess aşı r ı miktardain exchange for in return for -- n ı n karşı lı ğı nda, -- e karşı lı k olarakin existence var olan, mevcut (available)

    in fact in reality aslı nda, işin doğrusuin fashion modaya uygunin favour of --- lehinde olmak, --- taraftar olmakin flames alevler içerisindein general genelliklein good condition iyi durumda, zarar ziyan görmemiş in haste telaşla, aceleyle (in a hurry)in high spirits morali çok iyi, gününde (in a good mood)in ink mürekkeplein instalment taksitle ödeme

    in length uzunluk bakı mı ndanin light/view of --- nı n işı ğı alt ı nda, --- yı göz önünde tutarakin love with aşı k olmakin low spirits morali bozuk, gününde değil (in a bad mood)in moderation ı lı mlı bir şekilde, fazla abartmadanin no mood for bir şeyi yapacak halde/psikolojide olmamakin no time yakı nda, az sonrain no uncertain terms kesin bir dille, lafı gevelemeden söylemekin opposition to as opposed to contrary to #AD?in order düzenli, tertipliin other words başka bir deyişle, diğer bir ifadeylein pain in agony acı içindein part kı smenin particular özelliklein person şahsen, bire bir

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    11/21

    in pieces paramparçain place of --- nı n yerine (instead of)in practice uygulamadain prison mahkumin private özel olarakin progress devam etmekte olan, sürmekte olan

    in public alenen, açı

    kça, ulu orta yerdein pursuit of #AD?in reality in fact asl ı nda, doğrusuin relation to --- ile ilgili olarakin reply to in response to in an answer to cevap/karşı lı k olarakin reproach sitemle, yakı narak, şikayet edercesinein respect of in relation to ---- ile ilgili olarakin respect/regard to with respect/regard to --- konusundain response to in reply to in an answer to cevap/karşı lı k olarakin return for karşı lı ğı nda (in exchange for )

    in season mevsiminde (elma, muz vb), turfanda olmayanin secret gizli birşekildein self-defence nefsi müdafaa olarak, kendini savunmak amacı ylain short özetle (in brief / in summary )in sight görünürde, görünebilir (visible)in silence sessizcein store for --- yı bekleyen, (yapı lmayı ) bekleyenin succession in a row artarda, peş peşein tears ağlamaklı , ağlayanin terms of --- nı n açı sı ndan, ---- e bakı mı ndan (with respect to)

    in the absence of --- nı n yokluğundain the air muallakta, henüz net bir karar çı kmamı ş in the broad daylight güpe gündüzin the case of --- durumundain the circumstances normalşartlar alt ı ndain the country kı rsal kesimde,şehir merkezinden çok uzakin the course of --- esnas ı nda, ---- sı ras ı ndain the event of --- olduğu durumdain the existence of in the presence of -- nı n varlı ğı nda/huzurundain the face/teeth of --- karşı sı nda, --- e rağmen

    in the habit of alı şkanlı ğı na sahip, yapmaya alı şkı nin the limelight çok ilgi gören, çok göze batanin the long run uzun vadedein the mean time bu arada, bu süre zarf ı ndain the middle of --- nı n ortas ı ndain the middle of nowhere uçsuz bucaksı z bir yerdein the name of --- nı n adı na, --- nı n emriyle (God,The king vb)in the open açı k alanda (out of doors)in the presence of in the existence of n ı n varlı ğı nda, nı n huzurundain the short run kı sa vadedein the suburbs varoşlarda, kenar mahalledein the wake of --- nı n ardı ndan, --- nı n akabinde (savaş, felaket vb)in theory teoride, teorik olarakin time vaktinden biraz önce (on time just IN time tam vaktinde )in touch with irtibat halinde

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    12/21

    in trouble başı beladain tune ahenkliin turn sı raylain vain boşuna, boş yere (of no avail)in view of --- yı düşünerek, --- yı göz önüne alarakin vogue in fashion moda olan

    in/out of keeping with --- ya uygun olarak, --- ya uymayanin/with the hope of --- umuduylainside out giysinin ters yüzünü giymekinstead of --- nı n yerine (in place of)interested in sth ilgilenmekinvolved in sth karı şmak, bulaşmak

    iron out uzlaşmak, sorunu halletmekirrespective of --- e bakı lmaksı zı n, --- e rağmen (regardless of)join in kat ı lmak (participate in take part in)join in kat ı lmak (participate in take part in)jot down take down copy down write down not almak, kaydetmekjudging from --- den yola çı karak, --- e bakı lı rsajump out of one’s skin ödü patlamak, çok korkmakjump to a conclusion erken (iyi düşünmeden) sonuç çı karmakJust a moment/minute! Bir saniye/dakika lütfen!keep abreast of yeni gelişmeleri öğrenmek, olup biteni öğrenmekkeep ahead of somebody birini geride bı rakmak, önde gitmekkeep away (from) uzak durmakkeep away (from) uzak durmak

    keep in touch with get in touch with irtibata geçmek, bağlantı kurmakkeep in touch with get in touch with irtibata geçmk, bağlantı kurmkkeep in touch with irtibata qeçmek, bağlantı kurmakkeep on carry on yapmaya devam etmek, yapadurmak (continue)keep on eye on göz kulak olmakkeep out -- den uzak durmak, girmemekkeep to sadı k kalmak, bağlı kalmakkeep to stick to sad ı k kalmak, bağlı kalmak (diyete, söze vb)keep up with catch up with hı zı na/seviyesine yetişmek

    keep up with catch up with hı zı na/seviyesine yetişmekkick out kovmak, kı çı na tekmeyi basmakkick the bucket gebermekknock down yı kmak, yerle bir etmekknock out (1) darbe indirip bayı ltmak (2)şı k elemekknock somebody down birine çarpı p devirmekknock somebody down birine çarpı p devirmekknock something down (1) yı kmak (demolish) (2) devirmekknock something down (1) yı kmak (demolish) (2) devirmek

    know like the back of one’shand bir yeri avucunun içi gibi bilmekknown for sth -ile tanı nmak

    later in the day günün ilerleyen saatlerindelater on daha sonralaugh about bir olay aklı na geldikçe gülmek

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    13/21

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    14/21

    make a good point iyi bir konuya değinmekmake a living earn a living geçinmek, hayatı nı kazanmakmake a recovery from iyileşmek ( get over )make allowances for göz önünde bulundurmak, hesaba katmakmake contact with keep/get in touch withbirisiyle irtibata geçmekmake contact with kontak kurmak

    make do with --- ile idare etmek, yetinmek (para vb)make ends meet iki yakayı bir araya getirmekmake for leave for head for -- e doğru gitmekmake friends with birisiyle arkadaşlı k kurmakmake fun of birisiyle dalga geçmek, birisiyle alay etmekmake most of en iyişekilde faydalanmak (make the best of)make oneself home kendini evinde gibi hissetmekmake out (1) anlamak (figure out) (2) gözleriyle seçebilmekmake out out (1) anlamak (figure out) (2) gözleriyle seçebilmek

    make room for yer açmakmake room for yer açmakmake sense of anlamakmake sense of anlamak, --- den mana çı karmakmake somebody redundant birini ihtiyaç fazlası görüp işten kovmakmake something public bir şeyi kamuoyuna açı klamak, izah etmekmake up (1) uydurmak (fabricate) (2) oluşturmak (form, constitute)make up for telafi etmekmake up for telafi etmek (compensate for)make up for telafi etmek (compensate)

    make up for telafi etmek (compensate)make up to yalakalı k yapmak (flatter)make up to yalakalı k yapmak (flatter)make up with bar ı şmakmake use of istifade etmek, yararlanmak (take advantage of)married to so -ile evli olmak

    Mind your own business! Sen kendi işine bak!miss out (on) unutmak, gözden kaçı rmak, dahil etmeyi unutmakmiss out (on) unutmak, gözden kaçı rmak, dahil etmeyi unutmakmiss out on an opportunity f ı rsat ı kaçı rmakmoreover furthermore also ayr ı ca, bunun yanı sı ra, üstüne üstlükNot that I am aware of Bildiğim kadarı yla hayı r!now and again at times from time to time zaman zamanobliged to so minnettar olmak

    of age reşit olmuş, 18 yaşı ndan büyük X under age reşit olmamı ş of no avail futile beyhude, boşuna, faydası z (in vain)off and on on and off kesintili, zaman zamanoff duty görev başı nda olmayan, izinlioffer somebody bribes birine rüşvet teklif etmekon (that) date o tarihteon a cruise kı sa deniz yolculuğundaon a diet perhizde, diyette, rejimdeon a large scale büyük ölçüdeon a tour/trip turda, gezide (iş gezisi vb)

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    15/21

    on account of --- den dolayı , --- nı n yüzündenon air yayı nda (radyoda, televizyonda)on all fours dört ayak üzerindeon an empty stomach aç karı nla, boş mideyleon an expedition keşif gezisindeon arrival varı nca, olaşı nca

    on average ortalamaon board binmiş, yüklenmiş (trene, uçağa vb. )on fire yanmakta olan (bina vb )on foot yürüyerek (by walk)on good/friendly terms with birisi ile iyi geçinmekon guard nöbetteon his way (to) --- e doğru giderken, --- nı n yolunda (eve, okula, vb )on holiday tatildeon leave izinde, izne çı kmı ş on loan ödünç olarak, borç para / ödünç verilen (kitap, kaset )

    on my own kendi başı

    naon no account asla (under no circumstances)on occasions bazen, zaman zamanon purpose kasten, maksatlı on sale indirimli (for sale satı lı k )on sight görür görmezon strike grevde, greve çı kmı ş on television televizyondaon the agenda gündemdeon the alert tetikte

    on the basis of on the strength of --- e dayanarakon the brink/point of --- nı n eşiğinde, --- nı n ucunda (yok olmanı n vb)on the contrary tam aksine, tersineon the decrease azalan, düşüşe geçmiş X on the increaseon the dot tam vaktindeon the hour saat başı on the increase artan, yükselişe geçmiş X on the decreaseon the other hand diğer taraftan, öte yandanon the outskirts şehrin eteklerindeon the phone telefonda konuşmak, telefona sahip olmak

    on the point of --- mek üzere olmak (be about to do)on the spot hemen, derhal (on the spot decision anlı k verilen karar)on the spur of the moment anlı k verilen karar vbon the strength of -e dayanarak (delil, teori, kanı t vb )on the tip of one’smind/tongue dilimin ucundaon the verge of on the edge of kenarı nda, eşiğindeon the whole genel olarak konuşmak gerekirse (in general)on vacation tatilde, tatile ç ı kmı ş (on holiday)on/in behalf of --- nı n adı na/namı na

    once again once more bir daha, yenidenonce in a blue moon once in a while kı rk yı lda birone by one teker teker, birer bireropen up (to) birine açı lmakopen up (to) birine açı lmak

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    16/21

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    17/21

    pull through şifa bulmak, iyileşmek (pick up)Pull yourself together! Toparlan ! Kendine gel ! Kendine mukayyet ol !put aside cast aside save up para biriktirmek, kenara para koymakput away düzenlemek, derlemek, toplamakput away düzenlemek, derlemek, toplamakput blame on suçlamak, suçu üzerine atmak

    put curse on lanetlemekput down tell off rezil etmek/f ı rçalamakput faith in inanmak, güvenmekput forth öne sürmek, söz konusu yapmakput forward öne sürmek, söz konusu yapmakput forward put forth öne sürmek, söz konusu yapmakput into practice uygulamaya koymak, yürürlüğe koymak (fulfil)put matters right işleri yoluna sokmakput off ertelemek/midesini bulandı rmak/konsantresini bozmakput on giyinmek/kilo almakput out söndürmekput pressure on baskı uygulamak ( urge/force )put somebody at ease birinin içine su serpmek (relieve)put through telefona bağlanmakput through telefona bağlanmakput up ağı rlamak/baş üstüne koymak/monte etmek/fiyat artı rmakput up with hoşgörülü olmak katlanmakput up with hoşgörülü olmak/ katlanmakput up with hoşgörülü olmak/ katlanmakput up with katlanmak, tahammül etmek (tolerate)put/lay emphasis on vurgulamak, dikkat çekmekquiet down sessiz olmak, sesini kesmekreceive a blow darbe almak, darbe yemekregain one’s consciousness ayı lmak, kendine gelmek (come round)regardless of irrespective of --- e ra ğmen, --- e bakı lmaksı zı nrelated to sth / so bağlantı lı , akraba olmak

    release somebody on bail birini kefaletle serbest b ı rakmakrely on bel baglamak, güvenmek, dayanmakrememred for sth -ile hat ı rlanmak

    rip off kazı klamak (overcharge)rule out göz ardı etme, saymama, dahil etmeme (exclude, eliminate)rule out göz ardı etme, soymama, dahil etmemerun a business bir işletmeyi/iş yerini idare etmek/yönetmekrun a high fever ate şler içerisinde yanmak, çok ateşi çı kmakrun across come across tesadüfen rastlamakrun for presidency başkanlı ğa adaylı ğı nı koymak

    run into(1) tesadüfen karşı laşmak (come across) (2) bir yere veya birşeye çarpmak (bump

    into)

    run off fotokopi ile çoğaltmak (duplicate)run out tükenmek (expire)run out of time/money zamanı n/paranı n vb tükenmesi, bitmesirun over arabayla ezmekrush in alel acele içeri girmek

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    18/21

    rush out alel ecele dı şar ı çı kmaksafe and sound sağ salim, kazası z belası z (intact)satisfied with sth -den memnun olmakscared of so/sth -den korkmak

    see off uğurlamaksee off wave off uğurlamak

    see through (1) birinin iç yüzünü/niyetini anlamak (2) durumun/olayı n iç yüzüne vakı f olmak, olupbiteni iyi anlamak

    sell out sat ı p tüketmek (2) çok satı p tükenmek (kaset, kitap vb)send for (doktor, muslukçu vb) çağı rtmaksentence somebody to lifeimprisonment ömürboyu hapse mahkum etmekseparated from sth/so -den ayrı olmak, ayrı lmak

    set fire to ate şe vermek, kundaklamak (arson)set off (1) yola çı kmak (set out) (2) başlatmak (launch)set out (on) set off yola ç ı kmak, yolculuğa çı kmakset out (on) set off yola ç ı kmak, yolculuğa çı kmakset somebody free birini serbest b ı rakmakset up kurmaksettle down hı zlı bir hayat tarz ı ndan elini eteğini çekmek, durulmaksettle in yerleşmekshed light on aydı nlatmak, açı ğa kavuşturmak (bring into light)shocked at sth çok şaşı rmak

    show around etraf ı gezdirmekshow off hava atmak

    show up turn up çı kagelmek, varmak (partiye, derse vb)shy away (from) çekinmek, -- den utanmaksleep like a log kütük gibi uyumakslow down yavaşlamaksmoke like a chimney çok fazla sigara içmek, tiryaki olmakso as to in order to in an attempt/effort to --- mek içinsort out problem çözmek sı nı flandı rmaksort out problem çözmek/sı nı flandı rmakspeak for -- nı n adı na konuşmakspeak ill of birisi hakkı nda atı p tutmak, kötü konuşmakspeak out itiraf etmek (confess)speak up konuşurken sesini yükseltmekspeak with a stammer kekeleyerek konuşmak, kekelemekspell out (TBMM, AIDS, UFO gibi kı saltmaları ) açı lı mı nı yazmakstand for temsil etmek, anlamı na gelmek (UFO stands for “Unidentified Flying Object”stand out kabak gibi sı r ı tmak, göze çarpmakstand out kabak gibi sı r ı tmak, göze çarpmakstay aloof to birine veya birşeye soğuk durmak, sı cak bakmamakstep by step adı m adı m, yavaş yavaş step down istifa etmek (resign)stick to keep to sadı k kalmak, bağlı kalmak (diyete, söze vb)stick to sadı k kalmak, bağlı kalmakstick to the subject konuya sadı k kalmak, konudan sapmamakstrike up a friendship with birisiyle arkadaşlı k kurmak

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    19/21

    somebodysurprised at sth şaşı rmak

    switch/turn on çalı şt ı rmak, açmak (elektrik vb)synchronized with sth ile uyum içinde olmak

    take a nap şekerleme yapmak, uyumaktake advantage of istifade etmek, yararlanmak ( make use of )

    take after benzemektake after look like benzemek (resemble)take bribes birine rüşvet yedirmektake care of ilgilenmek, bakı mı nı üstlenmek ( look after )take charge of devralmak ( take over )take down jot down copy down write down not almak, kaydetmektake in (1) elbise daraltmak (2) anlamak (3) birini kandı rmaktake intoaccount/consideration hesaba katmak, düşünmekTake my word for it! Benim nasihatime kulak ver!

    take no notice of kale almamak, iplememek ( ignore )take off kı yafet ç ı karmak uçak-havalanmak

    take offkı yafet ç ı karmak/uçak-havalanmak/kilo vermek/taklit etmek/malı n piyasadan

    kalkması take offence alı nmak, gücenmek, gücüne gitmek (resent)take on üstlenmek (sorumluluk) (assume)take one’s mind off kafayı dağı tmak, kafayı dinlemektake out pull out diş çekmek/çöpü dı şar ı atmaktake over take charge of devralmaktake over take charge of devralmaktake part in kat ı lmak ( participate in join in )take pleasure in den hoşlanmak/zevk almak (derive pleasure from)take pride in gurur duymak ( be proud of )take pulse bir hastan ı n nabzı nı ölçmektake revenge on intikam almaktake somebody by surprise catch somebody by surprise şaşı rtmaktake somebody/something ashe/it is birini/birşeyi olduğu gibi kabul etmektake temperature bir hastan ı n ateşini ölçmektake the day/week off (bir günlük/haftalı k) izne çı kmaktake to istemek, arzulamaktake up (with) hobi edinmek,yer zaman kaplamaktake up (with) hobi edinmek,yer zaman kaplamakTake your time! Rahatı na bak! Daha bol bol vaktin var!talk behind somebody’s back birinin dedikodusunu yapmaktalk into ikna etmek (persuade)tear down pull down knock down yı kmak, yerle bir etmektear down yı kmak, yerle bir etmektear out defterden sayfa kopar ı p çı karmaktear up yı rtmak, parça pinçik etmektell the difference between aras ı ndaki farkı anlamakterrified of sth/so çok korkmak

    the chances are that it is likely that muhtemeldir ki, galiba --the cost of living hayat pahalı lı ğı

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    20/21

    the other day bir kaç gün once, geçenlerde ( a few days ago)There is no point/sense in +Ving --- nı n bir manası yokthink over derin derin düşünmekthink over derin derin düşünmekthink up think out dream up yeni birşeyler düşünmek, akı l etmek

    thrilled at / with sth çok heyecanlanmakthrow away çöpe atmaktip off bilgilendirmek (inform)tired from sth den yorulmaktired of sth -den bı kmak

    To be honest To be frank doğrusunu söylemek gerekirse, dürüst olmak gerekirseto the point konu ile ilgisi olmaktouch on point out değinmek, vurgulamak (emphasize)troubled with sth/so -ile başı lada olmak

    Try as you may/might,… Ne kadar uğras ı rsan uğraş, …try on üzerinde denemek (elbise, ayakkabı vb)try out (metod, teknik, yol yordam vb) denemektum down (1) (televizvon, radyo vb) sesini kı smak (2) geri çevirmek, reddetmekturn down (1) (televizyon, radyo vb) sesini kı smak (2) geri çevirmek, reddetmekturn off kapatmak (çalı şan bir makineyi/ı şı ğı vb)turn up ses açmak/varmak, ulaşmakunder age reşit olmayan, 18 yaşı nı henüz doldurmamı ş X (of age)under arrest in detention göz altı nda, tutukluunder discussion tart ı şı lan

    under guarantee garanti altı

    ndaunder no circumstances hiç bir koşulda, asla (on no account)under pressure baskı alt ı ndaunder the disguise of --- maskesi altı ndaunder the heading of --- başlı ğı alt ı ndaunder the impression of --- izlenimi edinmiş under the influence of --- nı n etkisi altı ndaunder the pretext of --- bahanesiyleunder the weather morali bozuk (in a bad mood)under/in the circumstances normalşartlar alt ı nda

    up to date up to now up to the present time şu ana kadarupset with so/sth hayal kı r ı klı ğı na uğramakupside down baş aşağı use up kullanı p tüketmekuse up kullanı p tüketmekused to sth/so -e alı şkı n olmak

    wait on birilerine hizmet etmek, servis yapmakwake up uyanmak, uyandı rmakwalk out bir şeyi/birisini protesto ederek bulunduğu yeri terk etmekwander off the subject konudan sapmakWatch your steps! Önüne bak! Adı mları na dikkat et!wave off see off u ğurlamakwave off uğurlamakwear away aşı nmak, yı pranmakwear away aşı nmak, yı pranmak

  • 8/15/2019 Phrasal Verbs Liste

    21/21

    wear off (toprağı vb) aşı ndı rmakwear off aşı ndı rmakwear somebody out yormak, yı pratmak (tire out)wear somebody out yormak, yı pratmak (tire out)wear something out eskitmek, yı pratmakwear something out eskitmek, yı pratmakWhat is wrong with you? Senin neyin var?wipe down bir zemini temizlemekwipe down wipe off (bezle, fı rçayla vb) bir zemini temizlemekwipe off bir zemini temizlemekwith a view to --- mek amacı ylawith ease kolaylı kla, rahat bir şekildewith/in respect to --- nı n açı sı ndan, - e bakı mı ndan (in terms of)without delay hemen, gecikmeden ( immediately )without doubt şüphesiz

    without fail aralı

    ksı

    z, fire vermeden, hatası

    zwithout regard to regardless of --- e bakmaksı zı n, --- olursa olsunwithout warning ansı zı n, pat diye, birden bire ( all at once)work out (1) zor bir durumun üstesinden gelmek (2) problem çözmek (3) hesaplamakwork out (1) zor bir durumun üstesinden gelmek (2) problem çözmek (3) hesaplamakworried about sth kaygı lanmak, endişelenmek

    You are kidding me! Benimle kafa buluyorsun!Şaka yapı yorsun!You have got a point! Haklı sı n!